Sokakta Yaşayan Hayvanlar: Vakum Etkisi ve Popülasyon Kontrolünde Bilimsel Yaklaşımlar
- Elif Türker
- 28 Eyl 2024
- 7 dakikada okunur
İnsanlık tarihi boyunca hayvanlarla olan ilişkimiz, karşılıklı bir bağımlılık ve evrim süreciyle şekillenmiştir. Ancak bu süreç, doğanın dengesini korumaktan çok, insanın ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde evrildi. İlk başlarda hayvanlar, insanlara avcılıkta ve besin kaynağı olarak yardımcı olurken, zamanla daha da ileri gidilerek onları kullanmanın yolları arandı. Tarım, taşımacılık, koruma gibi çeşitli amaçlarla hayvanları evcilleştirdik ve onların doğal yaşamlarını kendi çıkarlarımız doğrultusunda değiştirdik.
Bugün "sokak hayvanı" dediğimiz kavram da aslında bu evcilleştirme sürecinin bir yan ürünü. İnsan eliyle kontrol edilen bir hayatın içine doğan bu canlılar, terk edildiklerinde şehirlerin sokaklarına sürüklendiler. Doğal yaşam alanlarından koparılan bu hayvanlar, doğrudan insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak kendilerini şehirlerin kaotik ortamında ya da kırsalın zor koşullarında hayatta kalma mücadelesi verirken buldular. Yani, sokakta yaşam mücadelesi veren hayvanlar, insanın evcilleştirme ve kontrol etme arzusunun yansımasıdır. Onlar, şehrin gri kalabalığında kendilerine bir yer bulmaya çalışan ve artık bu şehir ekolojisinin bir parçası olmuş canlılardır. Ancak bizler, onlara yaşam alanı sunmak yerine, çoğunlukla göz ardı eder veya yok etmeyi tercih ederiz. Bu yaklaşım, hem hayvanların hem de toplumun zarar görmesine neden oluyor. Sokakta yaşayan hayvanlar konusunda alınacak yanlış kararlar, aslında sadece bu canlıların yaşamını değil, bizim dünyamızın dengelerini de bozuyor. Popülasyon kontrolünde yapılan hatalar, kısa vadede çözüm gibi görünse de uzun vadede çok daha karmaşık sorunlara yol açıyor. Bunların başında gelen sorunlardan biri, vakum etkisi.
Fakat vakum etkisini anlatmadan önce bazı bilimsel kavramları anlatmakta yarar var: bilimsel çalışmalar sokakta yaşayan hayvanları davranış ve toplumla ilişkilerini baz alarak bazı katagorilere ayırıyor ve bu baz alınarak popülasyon kontrolü öngörülüyor. Bu kavramlardan bazılarının tam bir türkçe karşılığı yok, işin aslı ‘başıboş köpek’ kavramı da böyle ortaya çıktı fakat politik olarak farklı yerlere çekildi.
İngilizce Adı | Türkçe Adı | Tanım | Sonuç |
Owned free-ranging dogs | Sahipli, serbest gezen köpekler | Bu grup köpekler, bir sahibi veya düzenli bir insan bakıcısı olan, ancak serbest dolaşmalarına izin verilen köpekleri ifade eder. Bu köpekler, zamanlarının çoğunu sokaklarda veya açık alanlarda geçirirler, ancak beslenme ve barınma ihtiyaçları insanlar tarafından karşılanır. İnsanlara bağlıdırlar ve genellikle geri dönecek bir evleri vardır. | Sokakta yaşayan köpekleri, insanlarla olan etkileşimlerine ve yaşam koşullarına göre farklı kategorilere ayrılırlar. Bu sınıflandırmalar, köpeklerin davranışlarını, toplumsal rollerini ve halk sağlığıyla ilişkilerini anlamak açısından önemlidir. Sokakta yaşayan köpeklerin doğru bir şekilde yönetilmesi, her bir grubun ihtiyaçlarına göre farklı yaklaşımlar gerektirir. Özellikle toplum köpekleri ve feral köpekler arasındaki farklar, popülasyon kontrol stratejilerinin geliştirilmesinde dikkate alınmalıdır. Başıboş tabiri tamamen ingilizce terimlerin tam türkçe karşılığı olmadığından, politik bir şekilde de yanlış yönlendirildiği için tercih etmek çok doğru olmuyor, bu yüzden sokak köpeği terimi ya da sokakta yaşayan köpekler terimi daha yerinde olacak. Türkiye'de yaşayan birçok köpeği ise toplum köpeği olarak değerlendirmek daha doğru bir değerlendirme olacaktır. |
Urban free-ranging dogs | Kentsel serbest gezen köpekler | Kentsel serbest gezen köpekler, genellikle büyük şehirlerde yaşayan köpeklerdir. İnsanlarla yakın bir şekilde yaşarlar, ancak sahipsizdirler. Bu köpekler yiyeceklerini şehirdeki çöp yığınlarından, restoranlardan veya insanların verdiği yiyeceklerden bulurlar. İnsanlara yakın yaşamalarına rağmen, tam olarak evcilleştirilmiş sayılmazlar. | |
Community dogs | Toplum köpekleri | Toplum köpekleri, belirli bir topluluk tarafından tanınan ve bakımı üstlenilen köpeklerdir. Bu köpekler, bir bireye ait olmayabilir, ancak bir mahalle, köy ya da topluluk tarafından korunur ve beslenir. Genellikle belirli bir alanı sahiplendikleri için topluluktaki insanlar tarafından tanınırlar. Zaman zaman kısırlaştırma ve aşı programlarına dahil edilirler. | |
Stray dogs | Başıboş (sokakta yaşayan) köpekler, sokak köpekleri | Stray köpekler, bir zamanlar sahipli olup daha sonra terk edilmiş veya kaybolmuş köpeklerdir. İnsanlarla yaşama alışık olduklarından, genellikle insanlara yakın yerlerde yaşamaya devam ederler. Besin bulmak için şehirlerde, köylerde veya kasabalarda dolaşırlar. Stray köpekler, genellikle insanlarla etkileşime girme konusunda nispeten daha rahat olan köpeklerdir. | |
Feral dogs | Vahşi Köpekler | Vahşi köpekler, insanlarla neredeyse hiç etkileşime girmeyen ve doğal ortamlarında hayatta kalmaya çalışan köpeklerdir. Bu köpekler ya doğrudan vahşi doğmuşlardır ya da insanlarla olan bağlantılarını tamamen kaybetmişlerdir. İnsanlarla etkileşimden kaçınırlar ve genellikle şehirden uzak, kırsal veya ormanlık alanlarda yaşarlar. Davranışları ve yaşam tarzları vahşi hayvanlara daha yakındır | |
Roaming dogs | Dolaşan Köpek | Dolaşan köpekler, belirli bir sahibi olan ancak belirli bir alan içinde serbest dolaşan köpeklerdir. Bu köpekler insanlarla etkileşime girer, ancak genellikle belirli bir yere bağlı kalmazlar. Sıklıkla köylerde veya kırsal bölgelerde görülürler ve kendi yiyeceklerini bulmak için avlanma ya da toplayıcılık yapabilirler. |
Türkiye’de ve dünyada sokakta yaşayan hayvanların popülasyonunu kontrol altına almak için çeşitli yöntemler benimsendi, benimseniyor. Bu yöntemler arasında bilimsel ve etik bir çözüm yolu olarak non-lethal yani öldürmeyen metodların başında TNR ( Trap-Neuter-Return) yani "Yakala-Kısırlaştır-Aşıla-Geri Bırak" geliyor. Bu metodun etik ve bilimsel vizyonun yanı sıra vakum etkisinin önüne geçme ve toplumsal faydaları gibi can alıcı noktaları da var.
Peki nedir VAKUM ETKİSİ?
Vakum etkisi, bir bölgede mevcut hayvanların toplu bir şekilde uzaklaştırılması, öldürülmesi veya barınaklara kapatılması sonucunda ortaya çıkan, yeni hayvanların o boş alanı hızla doldurması olgusudur. Boş kalan alanlar, başka bölgelerden gelen köpekler veya yaban hayatı hayvanları tarafından işgal edilir ve bu durum, popülasyon kontrolünü çok daha zor bir hale getirir.
Yukarıdaki tabloda aktardığım gibi toplum köpeklerinin ya da sokak köpeklerinin yerini ‘feral köpekler’ alabilir. Fakat bu etkiyi yalnızca köpeklerle sınırlı düşünmek doğru olmaz. Popülasyon boşluğu, yaban hayatından gelen tilki, çakal, domuz gibi vahşi hayvanlar tarafından da hızla doldurulabilir. Böyle bir durumda, ekosistemdeki dengesizlik daha da artar ve bu yeni hayvanlarla birlikte zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıkların yayılma riski ciddi şekilde yükselir. Özellikle şehir merkezlerine yakın bölgelerde bu hayvanların insanlarla daha sık karşılaşması, halk sağlığı açısından risk teşkil eder. Aynı zamanda yine şehir ekolojisinin bozulmasıyla beraber, haşereler ve kemirgenlerin popülasyonları da kontrolden çıkar. Ve bu durumda önüne geçilemeyecek çeşitli hastalık salgınlarına zemin hazırlayacaktır.
Popülasyon kontrolünde bilimsel ve kalıcı çözümler üretilmezse, vakum etkisiyle yüzleşmek kaçınılmazdır. Hayvanların yerlerinden edilmesi, kısa vadede çözüm gibi görünse de uzun vadede nüfus artışını hızlandırır, hastalıkları yayar ve yerel ekosistemleri bozar.
Tanımadığımız Hayvanlar: Yeni Tehlikeler
Bir bölgedeki hayvanları alıp barınaklara kapattığınızda veya öldürdüğünüzde, o bölgede tanımadığınız, yerel halkın alışkın olmadığı yeni hayvanlar gelir. Sokakta yaşayan hayvanların insanlar tarafından tanınması, bir nevi sosyal uyum sağlar. Ancak yeni gelen hayvanlar, çevreye uyum sağlayana kadar hem daha korkak hem de daha saldırgan olabilirler. Bu da insan-hayvan çatışmalarını artırabilir ve sokaklarda daha büyük bir güvensizlik ortamı yaratabilir.
Özellikle kısırlaştırılmamış ve yaban yaşamından gelen hayvanlar, sadece fiziksel saldırılarla değil, hastalık taşıma riskleriyle de büyük bir tehdit oluşturur. Kuduz, brusella, leptospirozis gibi hastalıklar, yalnızca hayvanların değil, insanların da hayatını tehlikeye atar.
Bilimsel Çözüm: Kısırlaştırma, Aşılama ve Geri Bırakma
Vakum etkisini engellemenin ve sokak hayvanları nüfusunu kalıcı olarak kontrol altına almanın en etkili ve bilimsel yolu, Kısırlaştır-Kayıt Altına Al-Aşıla ve Geri Bırak (TNR) yöntemidir. Bu model, dünyanın birçok yerinde başarıyla uygulanmıştır, başarılı olmuştur. Tayland, Galápagos Adaları, Sri Lanka, Moldova, Ukrayna gibi ülkeler, Hindistan'ın bazı bölgeleri, İtalya'nın güney şehirleri, Bulgaristan ve İspanya'nın bazı bölgeleri sokak hayvanlarının nüfusunu kontrol altına almak ve zoonoz hastalıkların yayılmasını önlemek için bu yöntemi tercih etmektedir. Hatta bir çoğu bu yöntemi 90’lı yılların sonlarında uygulamaya başladılar ve şu an sokakta yaşayan hayvanların popülasyonu ile ilgili bir problem olmadığı gibi bir çoğu da kuduz gibi hastalıklar yönünden aridir.
TNR yöntemi, hayvanların kısırlaştırılmasını, aşılanmasını ve belirli bir bölgede kontrol altında tutulmasını sağlar. Böylece hem hayvanlar doğal yaşam alanlarında yaşamlarına devam eder hem de yeni hayvanların o bölgeye gelmesi engellenir. Kısırlaştırılan hayvanlar, doğal ömürleri boyunca o bölgenin popülasyon dengesini korur ve vakum etkisi ortadan kalkar.
Kısırlaştırmanın yanı sıra, aşılamanın da büyük bir önemi vardır. Kuduz, parvovirüs, distemper gibi ölümcül hastalıklar, aşılamayla kontrol altına alınabilir. TNR uygulaması, yalnızca popülasyon kontrolü değil, aynı zamanda halk sağlığını koruma adına da kritik bir rol oynar.
Örneğin, Tayland, sokak köpekleri ve kedilerle ilişkili kuduz vakalarını azaltmak için TNR programlarını yaygınlaştırmıştır. Sonuç olarak, kuduz vakalarında %50’ye varan azalma görülmüştür. Bu, doğru popülasyon yönetimiyle hayvanların sadece yaşam haklarının korunmasının değil, aynı zamanda toplum sağlığının da güvence altına alınabileceğini gösteriyor.
Sonuç: Vakum Etkisi ve Bilimsel Yaklaşımlar
Sokak hayvanlarını bulundukları yerden uzaklaştırmak, kısa vadeli bir çözüm gibi görünebilir, ancak uzun vadede vakum etkisi gibi çok daha büyük sorunlarla karşılaşırız. Hayvanların yaşama haklarına saygı duyarak, onları kısırlaştırmak, aşılamak ve yerlerinde yaşatmak, hem onlar için hem de toplum için etik ve bilimsel yöntemdir. Vakum etkisinin olumsuz sonuçlarından korunmak için, sokak hayvanları popülasyonuna yönelik bütüncül, uzun vadeli ve bilimsel çözümler uygulamalıyız.
Hayvan popülasyonunu insani ve kalıcı bir şekilde yönetmenin yolu, bilimsel temellere dayanan, etik ve sürdürülebilir çözümlerden geçmektedir. Yakala-kısırlaştır-aşılat-yerinde yaşat yaklaşımı, dünya genelinde başarılı örnekleri bulunan ve uzun vadede sokak hayvanlarının nüfusunu kontrol altına almayı başaran bir yöntemdir. Bu yalnızca bir sayı azaltma yöntemi değil, aynı zamanda sokakta yaşayan hayvanların sağlıklarını güvence altına alarak onları toplumla barış içinde yaşatmayı hedefler. Ancak bu sürecin yalnızca bir kısmıdır; toplumsal bilinç ve eğitim, en az popülasyon yönetimi kadar önemlidir. Anaokulundan itibaren hayvan sevgisi ve saygısı aşılanmalı, genç nesillerin hayvanlara olan yaklaşımı şiddetten uzak, empatiye dayalı olmalıdır.
Bu zorlu sürecin en önemli paydaşları olan veteriner hekimler, gönüllüler ve yerel yönetimler iş birliği yaparak süreci bilimsel ve etik çerçevede yürütmelidir. Gönüllüler, sahada yer alarak yakalama, kısırlaştırma ve bakım süreçlerine aktif olarak katılmalı; yerel yönetimler, hayvanlar için güvenli ve sağlıklı yaşam alanları oluşturmalıdır. Ayrıca, yuvalandırma teşvik kampanyaları da hayvanların sıcak bir yuvaya kavuşmalarını sağlayarak sokaklardaki yükü hafifletebilir.
Sonuç olarak, hayvanlara olan borcumuzu insanca, bilimin ve vicdanın rehberliğinde ödemek zorundayız. Bu süreci merhametle, sabırla ve kararlılıkla yürütürsek, sokaklarda yaşayan hayvanları hem koruyabilir hem de onlara hak ettikleri güvenli yaşamı sağlayabiliriz. Bu gezegen sadece insana ait değil, gezegeni paylaştığımız bütün canlıların yaşam haklarını savunmak hepimizin görevi olmalı.
Kayankça
Berteselli, G. V., Rapagnà, C., Salini, R., Badagliacca, P., Bellucci, F., Iannino, F., & Dalla Villa, P. (2021). A Pilot Study to Develop an Assessment Tool for Dogs Undergoing Trap-Neuter-Release (TNR) in Italy. An Overview on the National Implementation of TNR Programmes. Animals, 11(11), 3107.
Hiby, E. F., & Hiby, L. R. (2017). Dog population management. The Domestic Dog. Its evolution, behaviour and interactions with people, 385-403.
Jackman, J., & Rowan, A. N. (2007). Free-roaming dogs in developing countries: The benefits of capture, neuter, and return programs.
Kartal, T., & Rowan, A. N. (2018). Stray dog population management. Field manual for small animal medicine, 15-28.
Meli, S. (2022). International Best Practice: Possible Solutions of the Stray Animal Problem (Doctoral dissertation).
Papavasili, T., Kontogeorgos, A., Mavrommati, A., Sossidou, E. N., & Chatzitheodoridis, F. (2024). REVIEW OF STRAY DOG MANAGEMENT: DOG DAYS IN THE EUROPEAN COUNTRIES. Bulgarian Journal of Veterinary Medicine, 27(2).
Smith, L. M., Hartmann, S., Munteanu, A. M., Dalla Villa, P., Quinnell, R. J., & Collins, L. M. (2019). The effectiveness of dog population management: a systematic review. Animals, 9(12), 1020.
Tenzin, T., Ahmed, R., Debnath, N. C., Ahmed, G., & Yamage, M. (2015). Free-roaming dog population estimation and status of the dog population management and rabies control program in Dhaka City, Bangladesh. PLoS neglected tropical diseases, 9(5), e0003784.